İYİ BİR RENK DANIŞMANIN 7 NİTELİĞİ
Kişisel renk danışmanları (veya danışman adayları) için verimli, kazançlı, kişiye özel farklı nitelikler de mevcuttur elbette. Sadece deneyimlerimle şekillenen, kişisel tercihim olmuş yaklaşımları paylaşmak istedim
Bazı maddelerin üzerine ben de özenle çalışmaya devam ediyorum. Bazı niteliklerle de hizmetimi ve yanı sıra kendimi geliştirebilmişim. Faydalanmak isteyene, faydalanmak istediği kadarıyla açık olan listem aşağıda:
Photo credit: Blogspot.com1- Dinleyin
Mesleğimizi icra edenlerin, insan ilişkilerinden ve kişilere yardımcı olabilmekten mutluluk duyduğunu varsayıyorum.
Zan üzerine karşınızdaki kişinin ihtiyaçlarını bildiğinizi düşünmeyin. Danışanınızın neye çözüm aradığını önce ondan dinleyin ve sonra seansınızı şekillendirin. Seanslarımız, danışanımızı bir mevsime dahil etmekten çok daha fazlasını içerebilir. Seans esnasında danışanınızın kör noktalarını tespit edebilmenin yolu da dinlemektir. Aldığı haksız eleştiriler, doğru bildiği yanlışlar, aileden gelen alışkanlıklar gibi kör noktalara yepyeni pencereler açma fırsatını, dinlemediğiniz için kaçırmayın.
Danışanınızın teori öğrenmeye değil, hayatının bu döneminde danışmanlık alma ihtiyacı duymasına neden olan sorununu çözmeye veya teyit edilmeye veya unuttuğu kendisini bulmaya ihtiyacı vardır. Hangi nedenle sizden destek almak istemiş olursa olsun, donanımınızla önce gündemdeki sorununu çözün.
2- Bilmiyorum demeyi öğrenin
Bazen geçmişte çalıştığım bir danışanıma denk gelirim. “Şu önerinizi unutamıyorum, sürekli uyguluyorum” der. Zamanında okuduğum bir araştırma, danışmanlık seanslarında en iyi olasılıkla 3 cümlemizin hatırda kaldığını söylüyordu.
Mesleğin başındaysanız ilginç ve yanıtını bilmediğiniz sorulara denk gelebilirsiniz. Bilginizin sınandığını düşünerek altta kalmamak üzere o esnada emin olmaksızın sunacağınız yanıt, danışanınızın alışverişlerini ve bütçesini ömür boyu yanıltacak bir hizmet olacaktır. Daha sağlıklı bir yanıt verebilmek üzere müsade istemek ayıp olmadığı gibi, kendinizi geliştirme fırsatı verdiği için karşınızdakine teşekkür dahi edebilirsiniz.
3- Okuyun, araştırın, yazın
Çocukluğumda ilk makinamız çamaşır makinasıydı. Aradan seneler geçtikten sonra eve bir bulaşık makinası alınacağını öğrendim. Aynı prensiple çalışacağını ve tambur dönerken camların, porselenlerin birbirine çarpıp kırılacağını düşünerek, annemi, kazıklanacağından emin olduğum bu çılgın fikrinden vazgeçirmek istemiştim.
Benzeri bir yanılsamaya, eğitimimde renk teorilerini öğrendiğimi sandıktan sonra da düştüm.Öğrendiklerim sadece boya pigmentleri karıştığında ortaya çıkan tonları inceliyordu. Işığın renk prensiplerini bilmiyordum. Okumak okumak okumak gerekiyor…
Günceli, yenilikleri ve piyasayı zaten takip etmek gerekiyor ama konunuzun anahtar kelimesi ne ise, dokunduğu her alan hakkında okuyun. Blog takibi örneğin, katkısı yadsınamayacak bir araç oldu benim için.
Yeni nesil meslektaşımsanız, müsadenizle cümleyi yine kurayım: izleyin, izleyin, izleyin! :)
Bir zaman sonra parçalar birleştiğinde, herhangi bir sektörde renk sorunlarını geniş perspektiften tanımlayabiliyor ve mutlaka bir çözüm getirebiliyorsunuz.
Ve sonra da yazın, yazın, yazın!
Blog yazmak, çok zamanımı aldığı için ilk etapta sıkıntı yaratıyormuş gibi görünse de; eşzamanlı araştırma yaptığım, yeni bilgilere de denk geldiğim bu sürecin bakış açımı genişlettiği tartışılmaz. Mesleki gelişim için yazmayı çok öneririm. Bunu yapan genç arkadaşlar var ve meslekte itibar basamaklarını sağlam adımlarla tırmanıyorlar.
5 kişiye ya da 5000 kişiye hitap etmek kısmını dert etmeyin.Tek okuyucunuz en yakın arkadaşınız olsa dahi, yazarken yapacağınız araştırmalardan kazançlı çıkan siz olacaksınız.
Yazmanın gerektirdiği önhazırlık araştırmaları ile eşdeğer olduğunu sanmadığım için bir youtube kanalını alternatif olarak sunamıyorum ama yazılanları desteklemek adına bütünleyici bir mecra pekala olabilir.
4- Danışanlarınızı yükseğe konumlandırın
Renk danışmanları olarak sanırım bir yarımız ya alışveriş danışmanlığı ile veya mevcut işinin bir uzantısı olarak müşterisi ile çok kereler bir araya gelebiliyor.
Diğer bir yarımız ise, benim gibi, danışanları ile sadece bir kereye mahsus çalışıyor. Bu ikinci durumda; hayatı kolaylaştıracak yeni yöntemleri, dönemin yeniliklerini eski danışanlarınızla paylaşmayı hem hizmetinizin sürekliliği olarak görmenizi, hem de gelişiminize katkısını göz ardı etmemenizi öneririm,
Danışmanın tek odağı potansiyel müşteri(!) peşinde koşmak olduğunda, eski danışanlarına sorumluluk hissetmediği çıkarımında bulunuyorum. Gelişim ihtiyacı duymadan kendini tekrar etme durumunu da profesyonelliğe yakıştıramıyorum.
Temasta kalma isteğiniz, hizmetinizin arkasında durduğunuzun, bir sorun veya soru olduğunda gidereceğinizin ve ulaşılabilir mesafede olduğunuzun vaadidir.
5- İşinizi ciddiye alın
“Renkler” kelimesinin çağrışımı çoğu kişide eğlence, hayal dünyası ve soyutluk kavramları ile karşılık buluyor. Zihinsel ve maddi yatırım yaptığımız mesleğimizi lay-lay-lom bir alan olarak görenlerin sayısı pek de azımsanacak gibi değil.
Eğitiminiz öncesi mesleğimizi “iş edinmeyi” planlamadıysanız bir uğraş, bir hobi olarak ele almayı tercih ettiyseniz bir şey diyemem elbette.
Ancaaaak yatırımınızı yeni bir “iş” planına yapmışsanız ve beklediğiniz aşamaya henüz gelmediğiniz için yılgınlıkla mesleğinizi hobi rafına kaldırıyorsanız yazık etmeyin derim. Her meslekte olduğu gibi, hizmetinize ihtiyaç duyan kişileri varlığınızdan haberdar etmek durumundasınız ve bu durum biraz daha tanıtım çalışması yapmanız gerektiğinin işareti. Belki çoğumuzun dokunmadığı niche bir alan seçerek hedefinize daha hızlı ilerleyebilirsiniz.
Öğrendiğiniz ve okuduğunuz her şeyin doğruluğuna inanmayın. Biraz gayretle doğruluğunu test edin. Bol gözlem yapın ve kendi teorilerinizi oluşturun. Genelimizle farklı görüşlere sahipseniz, ısrarla savunun, dikkatimizi çekin. Havuza ezberimizi bozan yeni bilgi düşmesi hepimizi memnun eder. Potansiyel danışanların da bu gözle bakacağını ve mesleğini sahiplenenlerden yana tercih yapacağını düşünürüm.
Önünüzü açmak üzere, tamamen iyiniyetle, sizi çevresiyle tanıştırmak isteyecek kişilere denk geleceksinizdir. Bu tanışıklıktan sadece sizin faydalanacağınızı düşünürlerse, tanışacağınız kişiyi lutfeder pozisyona sokarsanız. Kendinize, bilginize ve sunabileceğiniz çözümlere güvenin, katkılarınızdan karşı tarafın faydalanmasını umut ettiğinizi gönül rahatlığıyla belirtin.
6- Meslektaşlarınızla iletişim kurun
Rengarenk bir dünyanın ayrı renklere sahip üyeleriyiz.
Nasıl ki danışanınıza kendi renk beğenilerinizi empoze edip, kendinizin bir mini versiyonunu yaratmak üzere hizmet vermiyorsanız; çizgisini beğendiğiniz yerli /yabancı bir meslektaşınızın mini versiyonu olmaya da çalışmayın. Yarışacağınız kişi kendiniz olun.
Meslektaşlarınızla tanışın, iletişimde olun, yardımlaşın, paslaşın, kuvvetli yönlerinizi birleştireceğiniz ortak proje imkanlarını değerlendirin. İletişimde olmak; seanslar haricindeki rayiç hizmet fiyatlarını da bilmenizi, sektörde taban fiyatların şekillenmesini ve iş alarak manevi kazançla yetinmeniz yerine maddi kazançlara ulaşmanızı kolaylaştırır.
Meraklarınızın ve tutkularınızın rengini yansıtacağınız yeni alanları keşfetmek üzere, yolculuğunuzun rotasını kendiniz çizin. Meslektaşlarınızla sohbetler, keşfedilmeyi bekleyen alanlara dair de bir vizyon sunacaktır.
Hizmetinize, hizmet alanınınıza mutlaka farklılığınızı yansıtın. “Bu sektörde sadece ben (veya benim hizmetim) ….” cümlesini tamamlayabileceğiniz seviyeleri hedefleyin.
Jordan B Peterson’ın, mesleki dayanışmaya da uyarlanabilecek çok çarpıcı bulduğum şu sözünü eklemek istiyorum:
Hayat bir oyundan ziyade oyunlar dizisi. “Ne olursa olsun kazanmak” ya da “bir sonraki oyuna dahil edilmek” seçenekleri arasında tercihinizi iyi yapın!
7- Gülümseyin :)
Seanslarınızda danışanınıza güleryüz elbette göstereceksinizdir ama yalnızken de gülümseyin! Bu kadar güzel bir işiniz olduğu için gülümseyin! Dokunuşlarınızla hayatları renklendirdiğiniz ve kolaylaştırdığınız için gülümseyin! Renklendirdiğiniz her kişi ile renklendiğinizin farkında olarak gülümseyin!
photo credit: Free-Photos /pixabay.comBu makaleye denk gelecek stil danışmanı olur mu bilmiyorum.Yukarıdaki 7 madde stil danışmanlarına da hitap edebilecek olmakla birlikte, renk paletlerine hakim olmadan stil hizmeti vermenin eksik kaldığına defalarca şahit olduğumu söylemek isterim. Renk temelini mutlaka ama mutlaka birikimlerine zemin yapmalarını öneririm.