UZMANLIK İÇİN 10.000 SAAT? (2)
İlk bölümde, bilginin hatırlanabilirliği için bilgiyi başkasına aktarmanın önemine değinmeye çalışmıştım.
Piramit basamakları, aşağıdan yukarı azalan oranda, bilginin içselleştirilme yöntemlerini temsil ediyordu.(makalenin sonuna ekledim yine)
Piramit kademelerini, renk ve stil danışmanlığında uzmanlaşmak için ben nasıl kullanıyorum (daha doğru tabiri ile, bilinçsizce de olsa nasıl kullanmışım) ve mesleğimize yeni başlayanlara neler öneririm konusunda notlarım aşağıda:
Önerilerimi “a”, kendi izlediğim yolu “b” olarak ayrıştırmaya çalıştım.
1- BİLGİYİ AKTARMAK / ÖĞRETMEK
photo credit: cdeadance.org
Eğitim vermenin, bilginin özünü görmeye, zihindeki soruları çözmeye katkısını tartışmam.
a)
Mesleğe yeni başlayanlara tavsiyem, seansta renk grubu bulmaya odaklanmadan önce, danışanınızın aynada kendisini nasıl izlemesi gerektiğine dair gözünü eğitmeniz, görmeyi öğretmeniz.
Her seans sonrası, danışanlarınızdan alacağınız geribildirimler ve sorularla, sizi hızla ilerletecek bir yöntem olduğunu iddia ediyorum.
Seansınız, danışanınıza verdiğiniz mini bir eğitim sayılır. Danışanınıza vereceğiniz, renk kullanım önerisi içeren ufak bir rehberciği de pekala eğitim notu / dokümanı olarak düşünebilirsiniz. Derste (yani seansta) aktardıklarınızı hatırlatacak, seansın verimini artıracak bir araç..
Bilgi paylaştığınız blog yazıları ama daha da verimlisi size soru yönelten röportajlar, yeni bakış açılarının peşinden gitmenizi cesaretlendirci platform sunar.
“Renk analizi nedir” kadar basit bir sorunun yanıtı dahi evrim geçirme ve aktarımınızı içerik olarak zenginleştirme ve işinizi geliştirmek üzere yeni fikirler verme potansiyeline sahip.
Zaman içerisinde aktarımdan, öğretmeye geçiş yaptığınızı keyifle fark edeceksiniz.
Ve belki de mini eğitimleriniz, meslektaş yetiştirmeye evrilecek.
b)
Eğitim vermeye başlamadan yaklaşık 1 sene önce, eğitim notlarımı kurgulamaya başladım. (bugünlerde yedinci versiyonu kullanıyorum)
Eğitim notu hazırlamak, derste işlenenleri kursiyere hatırlatacak bir kurgu yapmak, bir kaynak oluşturmak meşakkatli.
Konu içeriğini daha anlaşılır kılmak adına nasıl özetlerim, nasıl formüle ederim sorusu ve akabindeki beyin fırtınası, eğitmeni geliştiren en değerli süreç.
Böyle beyin fırtınalarının bir sonucu olan renk kombinasyonuna dair teorim, öğrencilerim tarafından amaca çok hizmet eder şekilde kullanılıyor ve ekolümdeki arkadaşlarıma katkısı olmuş olması büyük manevi haz veriyor.
Bu değerli eğitim müfredatı hazırlama sürecini atlayıp, kestirme yollardan ilerlenmesi hakkında hiç de güzel şeyler düşünmüyorum.
2- UYGULAMA / PRATİK
image credit: design-your-homeschool.com
a)
Bazı bilgileri edindiğinizde, zihni bu yeni bakış açısından uzaklaştırmak mümkün olmaz. Bugüne dek sadece baktığınız şeyleri, artık tanımlayabiliyor ve, görebiliyor ve ayrıştırabiliyorsunuzdur.
- Uygulama yapmadığınız zamanlarda dahi, göz pratiği yapmayı eksik etmeyin. Nice yeni kişiyi, yeni bilgi donanımınızla izleme şansınız var. TV izlemek, toplu ulaşım, cafeler, AVMler göz pratiği için biçilmiş kaftan.
- Renk grubu tespiti için değerli bulduğunuz 8-10 kumaşı her daim beraberinizde taşımanızı da ayrıca öneririm. Yansımaları izin alarak gözlemlemek için mini bir set daima yanınızda olsun. Bu çalışmayı seans olarak değerlendirmeyin. Göz pratiği kategorisindedir.
Karşınızdaki kişiyi renklerini nasıl kullanacağına dair bilgilendirmediğiniz sürece seans pratiği yapmış sayılmazsınız.
- Seans pratikleri için öncelikle yakın çevrenizi ve arkadaşlarınızı kullanabilirsiniz. Bu pratiklerde dikkat etmeniz gereken, size lütufta bulunurcasına ayna önüne geçmeleri değil, onlarla değerli bilginizi paylaşacak şekilde randevu vererek uygulamanızı gerçekleştirmenizdir.
b)
“Bir gün eğitmen olmayı planlayarak” başladığım bu meslekte, olasılıkla o dönem duyduğum 10.000 saati baz alarak, 5 seneden veya 1000 bireysel seanstan önce eğitim vermeye yetkin olmayacağımı düşünmüştüm.
Geriye baktığımda, bu deneyime ulaşmayı bekledikten sonra eğitim vermeye başlayışım içime çok siniyor. Bugün bulunduğum konumu destekleyen en önemli doğru kararımdır.
Gerçi eğitim sonrası yeni bakış açısıyla gözlem yapmak yeterince ufuk açıcı ancak pratiğin yerini tutmaz. Örneklemek üzere bir soru sorayım :
Arkadaşımla ortaklaşa verdiğimiz RenkveStil Danışmanlığı Eğitimlerimizde, doğal olarak stil eğitimini defaaten almış ve teoriye hakim olmuş durumdayım.
Sizce kendime stil danışmanı deme hakkına sahip miyim?
Kursiyerlerimiz hem eğitim esnasında, hem sonrasında pratik yaptı ve çoğu hizmet vermeye başladı.
Bense bu duyduğum, henüz kimseyi ölçüp biçmediğim, sadece yeni bir gözlük edinerek gözlemlediğim alanda sıfır deneyime sahibim.
Renk danışmanlığı ünvanıma bu multi-eğitime rağmen stil danışmanlığını eklemek konusunda haddim nerede başlar, nerede biter?
Çıkardığım sonuç: Gözlemlemek harika ancak pratikle desteklenmezse kimsenin işine yaramıyor.
3- GRUP TARTIŞMALARI / PAYLAŞIMLARI
a)
Mesleğe yeni adım atmış arkadaşlarımız dahil herkese meslektaşları ile iletişimde bulunmalarını, hem mesleki bilgi, hem sektörel oluşumlara dair paylaşımda bulunmalarını salık veririm.
Mesleğimiz hala o kadar yeni ve pasta halen o kadar büyük ki, meslektaşlarınızı rakip olarak görmeden önce, birlikte sektörün bilinirliğini artıracağımız takım oyuncuları olarak görün.
b)
Mesleğimin ilk senelerinde sektörü paylaştığımız danışmanlar ile bizzat tanışmaya gayret ettim, hayırlı olsunlara gittim, etkinliklerine katıldım, olmadıysa telefonda kendimi tanıttım, o da olmadıysa elektronik platformlardan tanışmaya çalıştım. Son senelerde daha ziyade bir kahve eşliğinde internet tanışıklığımızı pekiştiriyoruz.
Bilgiyi tartışabileceğim grup paylaşımlarını şimdilik sadece yabancı meslektaşlarımla yapabiliyorum.
Bunun yanısıra bilgilendirme amaçlı bazı sosyal medya paylaşımlarım, takipçi sorularını tetikliyor. Bu soruları yanıtlarken, hem kendime, hem mesleğimin inceliklerine dair bazı detayları ilk kez dillendirmiş oluyorum. Üzerine hiç düşünmediğim bir konuda düşünmüş olmak beni de, uzmanlığımı da zenginleştiriyor.
(ah bir de bu tetikleyici motivasyonun ne olduğunu çözebilsem)
Kalıpları, tekrarları, benzerlikleri fark eden bir algılayışı var beynimin. Mesleki olarak Allah’ın bana bir lütfu olarak görüyorum çünkü renk disiplininde oluşturduğum formüller, farklı alanlara verim olarak yansıma şansı buluyor. İlginçtir, tıp dahil… Ve tam tersine kişilerin bıyıklarını, sakallarını, saçlarını kestiğini, kilo aldıklarını veya verdiklerini ya da gözlükten lense geçtiklerini ayırt etmekte zorlanıyorum. İlgisizlikle yaftalanmışlığım çoktur, bu da gülün dikeni olsa gerek.
Başkalarının deneyimlerinden edineceklerinizi, ister benimkine benzer bir bilgi işleme mekanizması ile benzerlikleri, ister aksi doğrultuda farklılıkları değerlendirerek zihninizde bulundurursanız, ihtiyaç duydukça başvurabileceğiniz kapsamlı sanal bir veritabanınız olur.
4- GÖSTERİLER
photo credit: sofialive.bg
a)
Uygulama gösterileri, özellikle sözel olarak desteklendiğinde, bir noktaya kadar soyut algılanan kavramları somutlaştırır.
Örneğin “kötü veya hasta görünmek” herkeste farklı imge yaratırken, yansıyan bir rengin cildi nasıl sarartabileceğini ölçümlemek, teori soyutluğunun, somuta dönüşmesini sağlar.
Renk danışmanlığının dokunduğu her detay, üzerine show kurgulayabileceğiniz bir hazinedir. Danışanınızın (bilgisi olmayan kişinin) anlayacağı yalınlıkta showlar üretmek, hem bilginizi sağlamlaştıracak, hem de sadece sözel değil, görselle destekli yanıt vermenizi sağlayacaktır.
b)
Müşterilerimden gelen sorularla şekillenen showları, kursiyerlerimle de paylaşıyorum. Renk derinliğinin yüzü hatırlanır kılması, saç koyuluğuna/açıklığına karar vermek, resmi/ulaşılabilir çağrışım gibi onlarca show içeren geniş bir repertuarım var.
Artık herbirini her seansta kullanmaya vakit yetmiyor, sorular veya durum açıklayıcı olanı belirliyor.
5 ve 6 - ÖĞRENME STİLLERİ
Photo credit: Babbel.com
a)
Bu etki oranlarının her birimiz için farklı olduğunu biliyorum. Kimimiz dokunarak, kimimiz duyarak, kimimiz yazarak bilgiyi daha kolay hazmediyoruz.
Önce kendinizi gözlemleyin ve size en çok hitap eden yöntemle kendinizi geliştirin. Böylece zamanınızı daha verimli kullanabilirsiniz. (okurken zihniniz dağılıyorsa, mesleki bir video izleyerek aynı zamanı kullanmak daha akılcı bir seçim olabilir)
b)
Kendinizi tanıma yöntemlerini öğrendikçe, müşterinizi de tanımaya yaklaşıyorsunuz. Mevsim grupları ve öğrenme stillerini kısmen eşleştirmiş olmak, seanslarda danışanım için hangi yöntemi seçeceğim konusunda ve eğitimlerde her bir stile hitap edecek yöntemleri birbirini destekler şekilde kullanmak konusunda çok yardımcı oluyor.
7- DERS / MESLEKİ EĞİTİM
a)
Öğrenme stilinize göre notlar almak (yazmak, ses kaydetmek, izin varsa video çekmek) ders içeriğine geri dönmeye imkan sağlayacaktır. Ders sonrası arayı çok açmadan kendi aldığınız notları tekrar etmek, dersi ve içeriği hatırlatacaktır.
Katılımcı sayısı ve eğitmenle iletişim, dersin hatırlanırlığında azımsanmayacak bir role sahip olsa gerek. Eğitim seçiminizde bu konuya dikkat etmenizi öneririm.
b)
Kendi eğitimimi alırken öğrendiklerimden hatırımda kalanlarla gayet rahatlıkla mesleki startı alabildim. Belki renk danışmanlığı eğitiminin doğası gereği uygulamalarla destekleniyor oluşu dersin hatırda kalmasını kolaylaştırıyor.
SONUÇ:
Konu üzerine araştırdığımda, “Kişisel Renk Danışmanlığı” eğitiminiz sonrası, pratiğin yerini tutabilecek alternatif bulamadım.
Piramit basamaklarının mesleğimizde karşılığı olduğunu görmek güzel.
Katılımcıyı tatmin edecek eğitimler, sunumlar, workshoplar için de pekala içerik oranlarını benzer şekilde kurgulayabilirsiniz.